BEYOĞLU GEZİ REHBERİ
İstanbul büyük bir şehir, Beyoğlu ise şehrin en büyük ilçelerinden ve en kozmopolit yerleşimlerinden biri. 45 mahalleden oluşan bu ilçeyi bir günde gezmek, tanımak imkânsız. En azından iki günlük ve iyi planlanmış bir turla, onda da ancak belli başlı yerler gezilebilir. Peki bu gezide nereler es geçilmemeli?
İstiklal Caddesi’nin Tünel ucunda yer alan Galata Mevlevihanesi bir Beyoğlu gezisinde mutlaka listenin ilk sıralarında olmalıdır. 1491 yılında kurulmuş mekân gerek hikâyesi gerek görsel malzemesi ile şehrin değerli kültürel miraslarından biridir. Semahane binasındaki müze sergisi, derviş odaları, hat koleksiyonu mutlaka görülmeli ve yemyeşil bahçesinde derin nefesler alıp verilmelidir. Ziyaret saatleri yaz-kış dönemlerinde değişmektedir, giriş ücretli ve Müze Kart geçerlidir.
Elbette Beyoğlu’na gelip de Tünel’den Taksim Meydanı’na uzanan İstiklal Caddesi boyunca yürümemek mantıklı olmaz. Bu yürüyüş sırasında zaman zaman duraksamanız gereken adresler vardır. Örneğin görkemli mimarisiyle dikkat çeken St. Antuan Kilisesi… İstanbul’un en büyük Katolik kilisesi olan yapının cephe genişliği 38 metredir. İtalyan rahipler tarafından yönetilen kilise gün içinde ziyarete açık durumdadır.
Beyoğlu, bilhassa İstiklal Caddesi pasajlarıyla ünlüdür. Tarihi Ses Tiyatrosu’nu barındıran Halep Pasajı, Atlas Sineması’na ev sahipliği yapan Atlas Pasajı gibi niceleriyle… 18 daire 24 dükkânıyla 1875’te inşa edilen Çiçek Pasajı da onlardan biridir. 1930’larda çiçekçilerle dolan pasajın adı da o günkü çiçeklerden gelir. İster kapısından içeri bir göz atıp çıkın ister uzun saatler geçirin ama Beyoğlu’na geldiğinizde Çiçek Pasajı’nı görmeden dönmeyin.
Beyoğlu’nda yerleşimin en eski izlerini sürebileceğiniz Galata’yı adım adım gezmenin keyfi başkadır. İlla bir adrese yönelmeniz gerekmez, sokak aralarında karşılaşacağınız sürprizler sizi fazlasıyla keyiflendirecektir. Galata Kulesi’ni işaret etmemize gerek var mı bilmiyoruz. Bu simgesel yapının seyir kısmına çıkmadan, İstanbul’a kuşbakışı bakılmadan yapılan bir Beyoğlu gezisi yarım kalmış demektir. Hatta gezinizi buradan başlatıp Galip Dede Caddesi’ni takip ederek Galata Mevlevihanesi ve oradan da İstiklal Caddesi’ne geçebilirsiniz.
İlk zamanlar Tarihi Yarımada’nın karşısında gelişen Beyoğlu’nun Bizans dönemindeki adı, karşı yaka, öte anlamına gelen Pera idi. Şimdilerde Pera’nın adı özellikle iki mekânda yaşıyor ve bu mekânlar Beyoğlu gezisinin içinde yer alması gereken adresler. Bir tanesi ünlü Şark Ekspresi yolcularını ağırlamak için 1895’te açılan Pera Palas. Bu otel Kraliçe II. Elizabeth’ten Alfred Hitchcock’a kimleri ağırlamamış ki. En değerli misafirlerinden Atatürk’ün ve Agatha Christie’nin müze olarak düzenlenen odaları ziyarete açık durumda. Pera isimli ikinci mekân da çeşitli sergilere ev sahipliği yaparak kültür-sanat hizmeti veren Pera Müzesi’dir.
Beyoğlu’nun Haliç’e yakın kıyılarında tersanenin inşa edildiği Hasköy büyük bir korulukmuş ve burası Tersane Bahçesi olarak anılmaktaymış. Bu bahçe içine 17. yüzyıl başlarında bugün Aynalıkavak Kasrı olarak bildiğimiz ve o zaman Tersane Sarayı diye isimlendirilen yapı yapılmış. Venedik Muharebesi’nden sonra Venediklilerin III. Ahmet’e hediye ettiği değerli büyük aynalar da sarayın odalarında yerlerini almışlar. İsminde geçen “aynalı” ifadesi buradan geliyor. Osmanlı döneminden kalan bu tarihi mekânın değeri okumaktan ziyade görmekle anlaşılacaktır. Bir Beyoğlu gezisinde hem Aynalıkavak Kasrı hem de Haliç kıyıları ihmal edilmemelidir.
Haliç kıyıları demişken listeye ekleyebileceğiniz bir adres de Sütlüce semtindeki Miniatürk olmalı. Burada Türkiye’nin dört bir yanındaki önemli yapı ve oluşumların minyatürleri görülebilir. İzmir Saat Kulesi’nden Aspendos’a Pamukkale’den Peri Bacaları’na onlarca maket… Toplamda 60.000 m2 olan alanın 15.000 m2’sinde bu maketler sergilenirken, diğer tarafta kafe ve restoran gibi dinlenme alanları, Türkiye-İstanbul Simülasyon Helikopter turu gibi aktivite alanları yer alıyor. Miniatürk her gün 9.00-19.00 saatleri arasında açık durumda.
4,853 okunma